Skip to content Skip to sidebar Skip to footer

Dolgu Enjeksiyonları

Yüzümüzün estetik görünümünün kaybolmasının önemli nedenlerinden biri de hacim kaybıdır. Hacim kaybından kasıt yanaklar ve göz altları gibi kısımların yıllar içinde çökmesidir. Bunun nedeni ise yaşlanmadır. Yaşlanmayla birlikte yüzümüzdeki kemiklerde ve yumuşak dokularda hacim kaybı gerçekleşmektedir. Bununla birlikte cildimizin altındaki yağ dokularına yer çekimine ayak uydurarak yer değişmekte ve yüzümüzün çökmesine neden olmaktadır.

Mimiklerimiz ve güneş ışınları gibi dış etkenler de cildimizde oluşan çizgilerin derinleşmesine ve güneş lekelerinin belirginleşmesine neden olmaktadır. Cildimiz elastik yapısını kaybetmeye başlarken cilt alt dokularındaki kolajen miktarı da azalmaktadır. Bu da yaşlandıkça cildimizin gevşemesine ve incelmesine sebep olmaktadır.  Cildimizde yaş almamızla birlikte gelişen bu değişiklikler yaşlı bir görünüme sahip olmamıza neden olmakta ve bazı müdahalelere ihtiyaç duyduğumuzu hissettirmektedir.

Yüzde Dolgu Enjeksiyonları

Yüze yaptığımız estetik müdahalelerden biri de dolgu enjeksiyonudur. Yukarıda açıkladığımız sebeplerle oluşan yüzdeki yaşlanma etkilerinin çoğunu dolgu enjeksiyonu müdahalesiyle gidermekte ve daha genç bir görünüm oluşmasına yardımcı olmaktayız. Bu anlamda göz altlarına, elmacık kemiklerine, şakaklara, göz çevresine, yanaklara, burun yanlarına, dudak kenarlarına, dudaklara ve çene hattına müdahale etmekteyiz.

Yaş almak yüzümüzdeki üç boyutlu dolgun yapıyı kaybetmemize neden olduğu için dolgu enjeksiyonu ile eski genç ve dolgun görünümü geri kazandırmaya çalışmaktayız. Yüze yaptığımız dolgu enjeksiyonları yüzdeki hacim kaybının geri kazanılmasına yardımcı olmakta ve ışıltılı görünümün oluşmasını sağlamaktadır.

Yüzde Dolgu Enjeksiyonların Hangi Bölgelere Yapılır?

Önceki yıllarda dolgu enjeksiyonunu daha çok dudak dolgunlaştırmak, kaz ayağı dediğimiz göz çevresindeki çizgilenmeler ile ağız ve burun çevresindeki kırışıklıkları gidermek için kullanmaktaydık. Ancak bu müdahaleler yüzdeki yaşlı görünümü ortadan kaldırmak için yeterli olmamaya başlayınca yüzün farklı bölgelerine de dolgu enjeksiyonu yapmaya başladık. Bu anlamda hacmini arttırarak daha dolgun ve genç bir görünüm oluşmasını sağladığımız bölgeleri şu şekilde sıralayabiliriz:

  • Yüzün iki yanındaki şakaklar
  • Yüzün orta kısmında yer alan yüzeysel ve derin olan yağ kompartımanları
  • Dudak kenarlarından çene hattına kadar uzanan çizgiler
  • Burnun iki yanındaki çizgiler
  • Elmacık kemiği dediğimiz kısım ile gözün dış çevresi
  • Gözyaşı oluğu olarak adlandırdığımız göz altları

Yüzde genel olarak yukarıda sıraladığımız bölümlere müdahale etmekteyiz. Bu bölümlere nasıl müdahale ettiğimizi ise şu sıralamayla açıklayabiliriz:

  • Şakak bölgelerindeki çöküklüğü ve alındaki çizgileri kapsayan alnın şekillendirilmesi
  • Genel olarak yaşlılık belirtisi olan kaç arasındaki çizgilerin giderilmesi
  • Gözlerin çökmesiyle birlikte kaşların da yerçekimine ayak uydurarak aşağı inmesini ortadan kaldırmak için kaşların kaldırılması
  • Yüzdeki aydınlık ve genç görünümün oluşmasını sağlayan elmacık kemiklerinin belirginleştirilmesi
  • Burnun dikleştirilmesi ve burnun iki yanındaki çizgilerin giderilmesini çağlayan burun şekillendirme
  • Dudakların dolgunlaştırılması da diyebileceğimiz dudakların şekillendirilmesi
  • Dudak kenarlarında oluşan ve en çok yaşlı gösteren dudak çizgilerinin giderilmesi ve dudak köşelerinin kaldırılması
  • Çene hattı yaş alma ve yer çekimi nedeniyle dolgunlaşır ve gıdık oluşumu gerçekleşir. Bu görünümden kurtulmak için çene hattının belirginleştirilmesi
  • Yine gıdık görünümünü gidermek için çene köşesinin belirginleştirilmesi
  • Yüzün sayılan kısımlarının dışında kalan ve çizgi oluşumu gözlenen kısımlardaki çizgilerin giderilmesi
  • Cilt yapısının daha ipeksi olması için hyalüronik asit takviyesi

Yüz Dolgu Enjeksiyonlarında Nelere Dikkat Etmek Gerekir?

Yüz dolgu enjeksiyonunun en iyi sonucu vermesi için hem müdahale öncesinde hem müdahale sırasında hem de müdahale sonrasında hastalarımızla detaylı bir şekilde ilgilenmekteyiz. Bu anlamda ilk olarak hastalarımızın şikayetlerini dinlemekte ve müdahale edilmesini istediği kısımları öğrenmekteyiz. Bu konuda bilgilerimizi de paylaşmakta ve karşılıklı fikir alışverişinde bulunmaktayız. En önemlisi ise hastamızın istediği müdahalelerin olası sonuçlarını paylaşarak daha net bir müdahale bilgesi çizelgesi çıkarmaktayız. Böylece hastamızın müdahale sonrasında beklentisinin karşılanmış olmasını sağlamaktayız. Özellikle hastaları bu durum etkilediği için bahsettiğimiz görüşmenin mutlaka yapılması gerekmektedir.

Uygulama sırasında bazı bölgelere yaptığımız enjeksiyonlar diğer bölgelere de etki edebilmektedir. Örneğin; dudaklara yapılan dolgu dudak kenarlarındaki çizgileri etkileyerek çizgilerin daha az görünmesini sağlayabilmektedir. Bu tarz etkilerde hangi müdahalenin diğerini etkilediğini bildiğimiz belli bir sıra izlemekteyiz.  Yine yüzün orta kısmındaki dolgunluğun hacminin arttırılması göz çevresine, elmacık kemiklerine, göz altına dahi etki edebilmektedir. Bu nedenle bu müdahaleyi diğerlerinden önce yapmaktayız. Dolayısıyla bu ayrıntıları bilmek ve buna göre müdahalede bulunmak gerekmektedir.

Yüzde Hangi Dolgu Maddeleri Kullanılmaktadır?

Temelde özellikle en genç olduğumuz zamanlarda yüzümüzün dolgun ve parlak gözükmesini deri altımızdaki hyalüronik asit sağlamaktadır. Ancak yaşımız ilerledikçe cildimizdeki hyalüronik asit miktarı azalmakta ve bu nedenle cildimiz eski parlak ve dolgun görünümünü kaybetmektedir. Bu nedenle yüze uyguladığımız dolgu enjeksiyonlarındaki temel madde hyalüronik asit olmaktadır. Yalnız tek başına hyalüronik asit kullanmamakta ve bölgeye göre farklı materyaller de kullanmaktayız. Mesela; kalsiyum hydroxylapatite ve hastanın kendine ait yağ dokusunu da kullanmaktayız. Tabii ki bunlardan farklı materyaller de bulunmakta ancak hastalarımız tarafından en çok bunlar tercih edilmektedir.

Yüze Dolgu Uygulaması Öncesinde Nelere Dikkat Etmek Gerekir?

Genel olarak hastalarımıza hastalık geçmişlerini sormakta ve buna göre gerekli testlerimizi yapmaktayız. Önemli olan kan sulandıran ilaç kullanımı olup olmamasıdır. Bunun yanında hastamızın hemofili olması halinde kesinlikle işlem yapmamaktayız. Kan sulandırıcı ilaç kullanımının önemi herhangi bir kanama durumunda kanın durdurulmasında sorun yaşanması halinde ortaya çıkmaktadır. Kan sulandırıcı ilaç kullanmayan hastalarımızda herhangi bir teste ya da ön hazırlığa gerek olmamaktadır. Direkt dolgu enjeksiyonu yapabilmekteyiz.

Dolgu Uygulamaları Ağrıya Neden Olur Mu?

Genel olarak iğne ile yaptığımız dolgu uygulamalarında herhangi bir ağrı veya rahatsızlık oluşmamaktadır. Ancak dudaklar gibi hassas olan bölgelere işlem yaparken lokal anestezi kullanarak herhangi bir riski de göze almamaktayız. Kanül ile işlem yaptığımızda ise giriş noktalarında rahatsız edici bir his olmaması için lokal anestezi kullanmaktayız.

Kullandığımız hyalüronik asit prepatının içinde lokal anestezi barındıran ilaç bulunması halinde herhangi bir işleme gerek kalmamaktadır. Direkt uygulama yapmakta ve hastanın da hiçbir ağrı hissetmemesini sağlamaktayız.

Tüm bunlar haricinde her ne kadar işlem çok ağrılı olmasa da ağrı eşiği düşük hastalarımız söz konusu olabilmektedir. Bu durumlarda krem ile anestezi yöntemini tercih etmekteyiz. Böylece hasta rahatsız olmadan işlemi tamamlamaktayız. Bunun yanında işlem yaptığımız bölgeye yakın kısımlarda titreşim yapan cihaz kullandığımızda da ciltte oluşan ağrı hissi azalmaktadır. Tedavilerimizde bu yöntemi de kullanmaktayız.

Dolgu Uygulamalarının Tehlikesi Var Mıdır?

Her ne kadar hyalüronik asit zaten cildimizde var olsa da dışarıda yapacağımız hyalüronik asit takviyesi bazı komplikasyonlara neden olabilmektedir. Gerek uygulama sırasında gerekse uygulama sonrasında bazı istenmeyen durumlar oluşabilmektedir. Örneğin; enfeksiyon tiplerinden biri olan ve granülom adı verdiğimiz geç dönem doku reaksiyonları görülebilmektedir. Ancak işlem öncesinde cildin dezenfekte edilmesine önem verdiğimiz için enfeksiyon olasılığının düşük olduğunu bilmenizi isteriz. Zaten çok az bir ihtimal olsa da olası bir enfeksiyon halinde antibiyotik tedavisiyle sorunun çözümü sağlanmaktadır.

Dezenfekte ciltten sonra kaliteli dolgu malzemeleri kullanılmaması da granülom oluşumuna sebebiyet verilebilir. Ancak bu konuda oldukça kaliteli ekipman ve materyaller kullandığımız için enfeksiyon kaynaklı reaksiyon oluşma ihtimalinin son derece düşük olduğunu gözlemleriz.

Son teknolojiler kullanarak gerçekleştirdiğimiz estetik uygulamaları ile ilgili detaylı bilgiyi kliniğimizde bizi ziyaret ederek edinebilirsiniz.

Leave a comment